BOTR
Yeni Üye
CHP’nin İkinci Yüzyıla Davet Buluşması toplantısı başladı. görüşmede CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Kurumları bir daha inşa edilmiş, toplumsal inancın hakim olduğu, bölgesinde barışın merkezi olduğu Türkiye’yi inşa edeceğiz. Sorunumuz Mustafa Kemal Atatürk’ün hayalinde sahip çıkmaktır” dedi.
Kılıçdaroğlu, “Tüm karanlığa karşın ışığa hayli yakın olduğumuzu anlatacaklar. Jeremi Rifkin ile tanışacaksınız, benim yeni Endüstriyel Dönüşüm Başdanışmanım. Daron Acemoğlu bizimle olacak. Gelecek senelerda Nobel Mükafatı alacağından da eminim. Sayın Öztrak makroekonomik tahlilleri, Sayın Böle yeşil dönüşümü, Sayın Refet Gürkaynak para siyasetlerini, eski TCMB Başekonomisti Hakan Kara, Sayın Hacer Foggo ise toplumsal politikalarımızı anlatacak. Bu sistem Türkiye’yi aydınlığa çıkaracak. Türkiye bir daha şahlanacak” dedi.
CHP başkanı Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasını tamamlarken, görüşmede ekonomistlerin konuşması başladı. Kılıçdaroğlu’nun akabinde, Kılıçdaroğlu’nun Endüstriyel Dönüşüm Başdanışmanı Jeremy Rifkin’in konuşması başladı.
Rıfkın: Taraf haritasına yardımcı olacağım
Rifkin yaptığı konuşmada, “Bilimsel, teknik ve ekonomik girdi sağlayacağım. Türkiye’nin kapsamlı bir taraf haritası oluşturmasına yardımcı olacağım. Başta Z nesli olmak üzere şunu söylemek istiyorum: İnsanlık için hayli değerli bir vakit diliminden geçiyoruz. Daha evvelden beş kere misal yok oluşlar yaşadık. Artık altıncısının başındayız. Ekonomik hayatı ve hükümet bağlantılarını değiştiren üç büyük teknolojik ihtilal oldu: Birincisi bağlantı ihtilali, ikincisi yeni güç rejimleri, üçüncüsü yeni taşıma ve lojistik. Akdeniz, iklim değişikliğinden en olumsuz etkilenen bölge. Bütün Türk halkının dayanışma ortasında olması lazım. Akdeniz havzası sıkıntı durumda. Çok önemli seller yaşanıyor. Yaz aylarında kuraklık ve ısı dalgaları ile bir arada kıtlıklar yaşanıyor. Sonbaharda ise fırtınalar ve tayfunlar bizi vuruyor. Bunların hepsi bir ortaya gelerek, ekosistemimizi altüst ediyor. Yalnızca insan ömrünü değil, öteki canlıların ömrünü da tehdit ediyor bu. Başta Z nesli olmak üzere şunu söylemek istiyorum: Biz altıncı devrin başındayız. İnsanlık için epeyce kıymetli bir vakit diliminden geçiyoruz. Daha evvelce beş kez benzeri yok oluşlar yaşadık. Artık altıncısının başındayız. Gerçeği görmemiz ve uyanmamız gerekiyor. Pekala bu niye oluyor? İklim değişiyor zira global ısınmaya yol açan gazlar salınıyor ve bu gazlar güneşten gelen ışınların dünyadan yansımasını engelliyor. Önümüzdeki 20 yılda güneş, rüzgar ve okyanus ile güç üreteceğiz. Global güç üretimi bu türlü olacak. Biz insanlığı tabiata adapte etmek zorundayız. Artık genç jenerasyonlar, sokaklara çıkıp barışçıl protestolar yapıyor. Bir acil durum periyodundan geçiyoruz. Birinci kere bütün bir jenerasyon sokağa çıkıp protesto ediyor. Kendilerini bir cins olarak, yani tehdit altında yaşayan bir tıp olarak görüyorlar ve protestonun tabanında de bu var” dedi.
Öztrak: Evvel feraha daha sonra refaha
Jeremy Rifkin’in akabinde CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak kürsüye çıktı. Öztrak yaptığı konuşmada, “CHP olarak, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, ülkemizi dördüncü sanayi ihtilalinin takipçisi ve tüketicisi değil, geliştiricisi ve üreticisi yapmaya kararlıyız. Pak güçle, pak üretimle, pak toplumla, pak fonlarla, tertemiz bir gelecek inşa edeceğiz. Zenginleşeceğiz, milletimizi orta gelir tuzağından kurtaracağız. Kimseyi geride bırakmayacağız. Gençlerimiz, ülkemizin en büyük servetidir. Gençlerimizin işsizliği ise en büyük israftır. Genç ve dinamik iş gücümüzü en aktif biçimde kullanacağız. Dünyayı düzgün tanıyan iş insanlarımız var. Ülkemizi hak ettiği zenginliğe kesinlikle kavuşacağız. 40 bin kilometreden çok yol yaptık, meslek örgütleriyle konuştuk. Yeni jenerasyon kalkınma stratejimizi hazırladık, iktisattaki büyük yangını gördük. Ülkemizi evvel feraha daha sonra refaha kavuşturacak programın ne kadar değerli olduğunu bir sefer daha tespit ettik. Kısa müddette ferahlamak için yanlış iktisat siyasetlerinin niye olduğu belirsizlik çarkını kırmamız, ülkemizin olağanüstü yüksek risk primini aşağı çekmemiz gerekiyor. Bunun için evvel Merkez Bankası’nın başına tüm dünyanın hürmet duyduğu bir ismi atayacağız, MB’nin gayesi enflasyonu kalıcı olarak tek haneye indirmek olacak. MB’nin bağımsızlığını garanti altına alacak yasal düzenlemeleri yapacağız. Ekonomik öncelik ve muhtaçlıkları gözeterek, 2023 bütçesini bir daha yapacağız. Şatafata ve israfa son vereceğiz. Cumhurbaşkanlığı makamını ilişkin olduğu yere, Çankaya Köşkü’ne taşıyacağız. Tasarruflarla, krizin ezdiği kırılgan kısımları destekleyeceğiz. Mali kural uygulamasını başlatacağız, TVF’yi tasfiye ederek bütçe birliğini sağlayacağız. Kamu özel iş birliği projeleri başta olmak üzere, devletin sırtındaki şartlı yükümlülükleri ortaya çıkaracağız. Süratle atacağımız adımlarla kısa müddette iktisatta öngörülebilirliği artıracak, risk primimizi düşürecek, makro ekonomik istikrarı sağlayacağız. Feraha kavuşmak için iki değerli çapamız var: kuvvetli Türkiye, kuvvetli Avrupa’dır. Türkiye’nin geleceği, demokratik kurallı dünyadadır. AB üyelik müzakerelerini canlandıracağız. 23. Yargı ve Temel Haklar faslının gerekliliklerini tamamlayacağız. Bu fasıldaki siyasi blokajın kaldırılmasını isteyeceğiz. İkinci çapamız ise, süratle hayata geçireceğimiz yeni jenerasyon kalkınma stratejimiz olacak. Bu, hem ülkemizi ferahlatacak, tıpkı vakitte kalıcı refaha ulaşmamızın önünü açacak. 2030 gündemi sürdürülebilir kalkınma hedefleri ve Paris İklim Mutabakatı, stratejimizin en kıymetli global referanslarıdır. Biz stratejimizi 4 sütun üzerine inşa ettik. Demokrasisi kuvvetli; kurumları ve kuralları kuvvetli Türkiye. Üreterek zenginleşen rekabetçi Türkiye. Zenginliği adil paylaşan Türkiye. Pak ve yeşil Türkiye. Ülkemizde hiç bir çocuk yatağa aç girmeyecek. Sendikalaşmanın, örgütlü toplumun önünü açacağız. Cinsiyet eşitsizlikleriyle aktif biçimde gayret edeceğiz. İstanbul Mukavelesi’ni bir daha yürürlüğe sokacağız” sözlerini kullandı.
Foggo: Toplumsal yardımlar tek çatı altında toplanacak
Yoksulluk ve Dayanışma Ağı Lideri Hacer Foggo konuşmasını yapmak üzere sahneye çıktı. Foggo, “Türkiye tarihinin en güç periyotlarından birini yaşıyor. Yokluğu da varlığı da bir arada yaşadık ve atlattık. son 20 yıldır Türkiye’de gitgide derinleşen yoksulluk adaletsizliğe yol açıyor. Zenginin daha varlıklı fakirin ise daha fakir olduğu ve bunun doğal karşılandığı bir vaktin ortasındayız. Bu memlekette eşitsizlik bu kadar derin ve yakıcı olmamıştı. Zira bu memleket bu kadar umursamaz bu kadar berbat bir idare anlayışıyla karşılaşmadı. Bu adaletsiz sisteme karşı CHP iktidarının birinci maksadı yoksulluğu kökten bitirmek olacak. CHP iktidarında hiç bir çocuk yatağa aç girmeyecek ben bu kelamın büyüsü ve gerçekliğiyle hiç bir çocuğu geride bırakmayan bir sistemi inşa ederken bir taş koymak için buradayım. bugün burada ilan edilen vizyon kuvvetli toplumsal devlet ile fırsat eşitliği periyodu başlıyor. Bu kalkınma vizyonunun en kıymetli boyutlarından bir toplumsal devlettir. Toplumsal devlet söz özgürlüğü ile okullarda fiyatsız beslenme hakkını birbirinden farklı düşünmez. CHP iktidarının birinci 6 ayında Aile Takviyeleri Sigortası Kurumu kurulacak. Tüm toplumsal yardımlar tek bir çatı altında toplanacak. Hiç kimse toplumsal yardım almak için kapı kapı dolaşmak zorunda kalmayacak. Devlet, zorda olanın ayağına gidecek” diye konuştu.
Merkez Bankası Eski Başekonomisi Prof. Dr. Hakan Kara sunumunu yapmak için sahneye çıktı.
Prof. Kara: Makro istikrar programı nasıl olmalı
Prof. Kara konuşmasında iktisatta istikrar sağlanmasına dikkat çekerek şunları söylemiş oldu:
“Yoksullukla uğraş için kaynak gerekiyor. Sürdürülebilir bir büyüme, gelir artışı lazım. Ayağı yere basan bir makro çerçeve oraya koymak gerekiyor. Önümüzdeki devirde bir makro istikrar programının ana bileşenleri, bilhassa makro finansal taraftan bakılınca nasıl olmalı, teknik görüşlerimi lisana getireceğim. Geçmişten ders alıp, geleceğe yönelik siyasetleri tasarlamak gerekiyor. Türkiye’nin değerli bir tecrübesi var. 2001 krizi daha sonrası uygulanan siyasetler. Bu siyasetlerden alınabilecek dersleri anlatıp, Türkiye’ye has, makro finansal tasarım nasıl oluşturulabilir, buna ait görüşlerimi açıklamak istiyorum. 21. yüzyılda iktisat siyaseti tecrübesi deyince, art planda MB’nin de başrolde olduğu bir kronoloji de benim aklıma geliyor. 2001 daha sonrası bir enflasyon hedeflemesi uygulandı. Bağımsız para siyaseti ve MB’nin kısa vadeli faizleri temel araç olarak kullandığı, buna da sıkı bütçe siyasetinin, faiz için fazla ile eşlik ettiği bir program vardı. Global kriz daha sonrasında yaklaşım değişmeye başladı. Finansal istikrar vurgusu öne çıkmaya başladı. Ancak art planda MB’nin faiz siyaseti üstündeki kısıtlar o periyotta başlamıştı. Para siyasetinin değersizleştirilmesi diye tanımladığım devir var daha sonrasında.”
Prof. Dr. Refet Gürkaynak, sunumuna başladı.
Kılıçdaroğlu, “Tüm karanlığa karşın ışığa hayli yakın olduğumuzu anlatacaklar. Jeremi Rifkin ile tanışacaksınız, benim yeni Endüstriyel Dönüşüm Başdanışmanım. Daron Acemoğlu bizimle olacak. Gelecek senelerda Nobel Mükafatı alacağından da eminim. Sayın Öztrak makroekonomik tahlilleri, Sayın Böle yeşil dönüşümü, Sayın Refet Gürkaynak para siyasetlerini, eski TCMB Başekonomisti Hakan Kara, Sayın Hacer Foggo ise toplumsal politikalarımızı anlatacak. Bu sistem Türkiye’yi aydınlığa çıkaracak. Türkiye bir daha şahlanacak” dedi.
CHP başkanı Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasını tamamlarken, görüşmede ekonomistlerin konuşması başladı. Kılıçdaroğlu’nun akabinde, Kılıçdaroğlu’nun Endüstriyel Dönüşüm Başdanışmanı Jeremy Rifkin’in konuşması başladı.
Rıfkın: Taraf haritasına yardımcı olacağım
Rifkin yaptığı konuşmada, “Bilimsel, teknik ve ekonomik girdi sağlayacağım. Türkiye’nin kapsamlı bir taraf haritası oluşturmasına yardımcı olacağım. Başta Z nesli olmak üzere şunu söylemek istiyorum: İnsanlık için hayli değerli bir vakit diliminden geçiyoruz. Daha evvelden beş kere misal yok oluşlar yaşadık. Artık altıncısının başındayız. Ekonomik hayatı ve hükümet bağlantılarını değiştiren üç büyük teknolojik ihtilal oldu: Birincisi bağlantı ihtilali, ikincisi yeni güç rejimleri, üçüncüsü yeni taşıma ve lojistik. Akdeniz, iklim değişikliğinden en olumsuz etkilenen bölge. Bütün Türk halkının dayanışma ortasında olması lazım. Akdeniz havzası sıkıntı durumda. Çok önemli seller yaşanıyor. Yaz aylarında kuraklık ve ısı dalgaları ile bir arada kıtlıklar yaşanıyor. Sonbaharda ise fırtınalar ve tayfunlar bizi vuruyor. Bunların hepsi bir ortaya gelerek, ekosistemimizi altüst ediyor. Yalnızca insan ömrünü değil, öteki canlıların ömrünü da tehdit ediyor bu. Başta Z nesli olmak üzere şunu söylemek istiyorum: Biz altıncı devrin başındayız. İnsanlık için epeyce kıymetli bir vakit diliminden geçiyoruz. Daha evvelce beş kez benzeri yok oluşlar yaşadık. Artık altıncısının başındayız. Gerçeği görmemiz ve uyanmamız gerekiyor. Pekala bu niye oluyor? İklim değişiyor zira global ısınmaya yol açan gazlar salınıyor ve bu gazlar güneşten gelen ışınların dünyadan yansımasını engelliyor. Önümüzdeki 20 yılda güneş, rüzgar ve okyanus ile güç üreteceğiz. Global güç üretimi bu türlü olacak. Biz insanlığı tabiata adapte etmek zorundayız. Artık genç jenerasyonlar, sokaklara çıkıp barışçıl protestolar yapıyor. Bir acil durum periyodundan geçiyoruz. Birinci kere bütün bir jenerasyon sokağa çıkıp protesto ediyor. Kendilerini bir cins olarak, yani tehdit altında yaşayan bir tıp olarak görüyorlar ve protestonun tabanında de bu var” dedi.
Öztrak: Evvel feraha daha sonra refaha
Jeremy Rifkin’in akabinde CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak kürsüye çıktı. Öztrak yaptığı konuşmada, “CHP olarak, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, ülkemizi dördüncü sanayi ihtilalinin takipçisi ve tüketicisi değil, geliştiricisi ve üreticisi yapmaya kararlıyız. Pak güçle, pak üretimle, pak toplumla, pak fonlarla, tertemiz bir gelecek inşa edeceğiz. Zenginleşeceğiz, milletimizi orta gelir tuzağından kurtaracağız. Kimseyi geride bırakmayacağız. Gençlerimiz, ülkemizin en büyük servetidir. Gençlerimizin işsizliği ise en büyük israftır. Genç ve dinamik iş gücümüzü en aktif biçimde kullanacağız. Dünyayı düzgün tanıyan iş insanlarımız var. Ülkemizi hak ettiği zenginliğe kesinlikle kavuşacağız. 40 bin kilometreden çok yol yaptık, meslek örgütleriyle konuştuk. Yeni jenerasyon kalkınma stratejimizi hazırladık, iktisattaki büyük yangını gördük. Ülkemizi evvel feraha daha sonra refaha kavuşturacak programın ne kadar değerli olduğunu bir sefer daha tespit ettik. Kısa müddette ferahlamak için yanlış iktisat siyasetlerinin niye olduğu belirsizlik çarkını kırmamız, ülkemizin olağanüstü yüksek risk primini aşağı çekmemiz gerekiyor. Bunun için evvel Merkez Bankası’nın başına tüm dünyanın hürmet duyduğu bir ismi atayacağız, MB’nin gayesi enflasyonu kalıcı olarak tek haneye indirmek olacak. MB’nin bağımsızlığını garanti altına alacak yasal düzenlemeleri yapacağız. Ekonomik öncelik ve muhtaçlıkları gözeterek, 2023 bütçesini bir daha yapacağız. Şatafata ve israfa son vereceğiz. Cumhurbaşkanlığı makamını ilişkin olduğu yere, Çankaya Köşkü’ne taşıyacağız. Tasarruflarla, krizin ezdiği kırılgan kısımları destekleyeceğiz. Mali kural uygulamasını başlatacağız, TVF’yi tasfiye ederek bütçe birliğini sağlayacağız. Kamu özel iş birliği projeleri başta olmak üzere, devletin sırtındaki şartlı yükümlülükleri ortaya çıkaracağız. Süratle atacağımız adımlarla kısa müddette iktisatta öngörülebilirliği artıracak, risk primimizi düşürecek, makro ekonomik istikrarı sağlayacağız. Feraha kavuşmak için iki değerli çapamız var: kuvvetli Türkiye, kuvvetli Avrupa’dır. Türkiye’nin geleceği, demokratik kurallı dünyadadır. AB üyelik müzakerelerini canlandıracağız. 23. Yargı ve Temel Haklar faslının gerekliliklerini tamamlayacağız. Bu fasıldaki siyasi blokajın kaldırılmasını isteyeceğiz. İkinci çapamız ise, süratle hayata geçireceğimiz yeni jenerasyon kalkınma stratejimiz olacak. Bu, hem ülkemizi ferahlatacak, tıpkı vakitte kalıcı refaha ulaşmamızın önünü açacak. 2030 gündemi sürdürülebilir kalkınma hedefleri ve Paris İklim Mutabakatı, stratejimizin en kıymetli global referanslarıdır. Biz stratejimizi 4 sütun üzerine inşa ettik. Demokrasisi kuvvetli; kurumları ve kuralları kuvvetli Türkiye. Üreterek zenginleşen rekabetçi Türkiye. Zenginliği adil paylaşan Türkiye. Pak ve yeşil Türkiye. Ülkemizde hiç bir çocuk yatağa aç girmeyecek. Sendikalaşmanın, örgütlü toplumun önünü açacağız. Cinsiyet eşitsizlikleriyle aktif biçimde gayret edeceğiz. İstanbul Mukavelesi’ni bir daha yürürlüğe sokacağız” sözlerini kullandı.
Foggo: Toplumsal yardımlar tek çatı altında toplanacak
Yoksulluk ve Dayanışma Ağı Lideri Hacer Foggo konuşmasını yapmak üzere sahneye çıktı. Foggo, “Türkiye tarihinin en güç periyotlarından birini yaşıyor. Yokluğu da varlığı da bir arada yaşadık ve atlattık. son 20 yıldır Türkiye’de gitgide derinleşen yoksulluk adaletsizliğe yol açıyor. Zenginin daha varlıklı fakirin ise daha fakir olduğu ve bunun doğal karşılandığı bir vaktin ortasındayız. Bu memlekette eşitsizlik bu kadar derin ve yakıcı olmamıştı. Zira bu memleket bu kadar umursamaz bu kadar berbat bir idare anlayışıyla karşılaşmadı. Bu adaletsiz sisteme karşı CHP iktidarının birinci maksadı yoksulluğu kökten bitirmek olacak. CHP iktidarında hiç bir çocuk yatağa aç girmeyecek ben bu kelamın büyüsü ve gerçekliğiyle hiç bir çocuğu geride bırakmayan bir sistemi inşa ederken bir taş koymak için buradayım. bugün burada ilan edilen vizyon kuvvetli toplumsal devlet ile fırsat eşitliği periyodu başlıyor. Bu kalkınma vizyonunun en kıymetli boyutlarından bir toplumsal devlettir. Toplumsal devlet söz özgürlüğü ile okullarda fiyatsız beslenme hakkını birbirinden farklı düşünmez. CHP iktidarının birinci 6 ayında Aile Takviyeleri Sigortası Kurumu kurulacak. Tüm toplumsal yardımlar tek bir çatı altında toplanacak. Hiç kimse toplumsal yardım almak için kapı kapı dolaşmak zorunda kalmayacak. Devlet, zorda olanın ayağına gidecek” diye konuştu.
Merkez Bankası Eski Başekonomisi Prof. Dr. Hakan Kara sunumunu yapmak için sahneye çıktı.
Prof. Kara: Makro istikrar programı nasıl olmalı
Prof. Kara konuşmasında iktisatta istikrar sağlanmasına dikkat çekerek şunları söylemiş oldu:
“Yoksullukla uğraş için kaynak gerekiyor. Sürdürülebilir bir büyüme, gelir artışı lazım. Ayağı yere basan bir makro çerçeve oraya koymak gerekiyor. Önümüzdeki devirde bir makro istikrar programının ana bileşenleri, bilhassa makro finansal taraftan bakılınca nasıl olmalı, teknik görüşlerimi lisana getireceğim. Geçmişten ders alıp, geleceğe yönelik siyasetleri tasarlamak gerekiyor. Türkiye’nin değerli bir tecrübesi var. 2001 krizi daha sonrası uygulanan siyasetler. Bu siyasetlerden alınabilecek dersleri anlatıp, Türkiye’ye has, makro finansal tasarım nasıl oluşturulabilir, buna ait görüşlerimi açıklamak istiyorum. 21. yüzyılda iktisat siyaseti tecrübesi deyince, art planda MB’nin de başrolde olduğu bir kronoloji de benim aklıma geliyor. 2001 daha sonrası bir enflasyon hedeflemesi uygulandı. Bağımsız para siyaseti ve MB’nin kısa vadeli faizleri temel araç olarak kullandığı, buna da sıkı bütçe siyasetinin, faiz için fazla ile eşlik ettiği bir program vardı. Global kriz daha sonrasında yaklaşım değişmeye başladı. Finansal istikrar vurgusu öne çıkmaya başladı. Ancak art planda MB’nin faiz siyaseti üstündeki kısıtlar o periyotta başlamıştı. Para siyasetinin değersizleştirilmesi diye tanımladığım devir var daha sonrasında.”
Prof. Dr. Refet Gürkaynak, sunumuna başladı.