Disleksi ve Sayılar: Bir Sayının Ters Yazılması Hikayesi
Bir zamanlar, çok sevdiğim bir arkadaşım, okula gitmeden önce her sabah sayılarla boğuşuyordu. Beni her zaman güldürse de, içimde bir soru vardı: Neden? Hangi sayı, kimseye zarar vermezken ona bu kadar zor geliyordu? Bu, aslında sadece bir sabah alışkanlığı değil, onun için bir sorundu. O sabah sabahı, işte hikayemiz burada başlıyor.
Görkem'in Sayılarla Dansı
Görkem, çok neşeli bir çocuktu. Ancak okuma yazma konusunda bir sorun yaşıyordu. "Bunu yapabileceğine emin misin?" dedikleri zaman başını eğip, cevap vermekte zorlanıyordu. Sadece yazdığı harfler ya da sayılar düz gitmiyordu. Cümlelerin içindeki bazı harfler ona hep ters görünüyordu.
"Tamam, bu benim için zor, ama çok büyük bir sorun değil," diyordu her seferinde, ama yüzündeki ifadeden zorlandığını görüyordum. Bir gün, bir dersin sonunda yazmayı öğrenmek isteyen arkadaşlarıyla yaptığı küçük sohbet sırasında, Gerçekten neyin zor olduğunu anlamaya başladım: Disleksi.
Disleksi, okumada ve yazmada genellikle harflerin ya da sayıların karışması durumudur. Birçok insan, örneğin 9'u 6'ya, 3'ü 8'e, ya da 5'i ters bir şekilde yazar. Ama disleksi, sadece bu sayıları ters yazmakla bitmez; yazılı dilin karmaşıklığı ve beynin nasıl bilgiyi işlediği ile alakalı çok daha derin bir meseleye işaret eder.
Bazen, başkaları için kolay olan şeyler, bir başkası için korkunç bir engel olabilir. Görkem'in dünyasında, sayılar birer işaret değil, birer tuhaf labirent gibiydi. Bir gün 9 yazarken, ertesi gün onu 6 olarak görüyordu. Ama, o kendini hep şunu derken buluyordu: "Biraz zaman alacak, ama bunu aşarım."
Erkeklerin Çözüm Odaklı Yaklaşımı: Görkem’in Baba’sı
Görkem’in babası, her şeyin çözümü olduğunu düşünen bir adamdı. Çocuklarının karşılaştığı zorlukları stratejik bir şekilde çözmeye çalışmak onun alışkanlıkları arasında yer alıyordu. O, hep "Bu bir sorundur, o zaman bunu çözeceğiz" derdi. Görkem’in disleksi meselesiyle ilgili önerdiği çözüm, ona çok "mantıklı" geliyordu: "Hadi, her gün sayıları doğru yazmak için daha fazla zaman harca, bu şekilde iyileşebilirsin."
Görkem’in babası, sayıların doğru yazılması için çeşitli uygulamalar kullanmasını önerdi. Her sabah 20 dakika boyunca sayılarla yapılan egzersizler yaptı. Ama bu çözüm, bir noktada tıkandı. Görkem’in sıkılmaya başladığını fark ettiklerinde, babası "Hadi biraz daha hızlanalım, çözüm basit!" diyordu. Ancak Görkem’in dünyasında, çözüm o kadar da basit değildi.
Bir gün, Görkem’in babası bir şey fark etti. "Belki de sorun sadece sayıları yazmak değil," dedi, "belki de onun bir tür dil şekli var, biz görmüyoruz." O an, çözüm odaklı düşünmek kadar, problemin köklerine inmeyi de unuttuğunu fark etti.
Kadınların Empatik Yaklaşımı: Görkem’in Annesi
Görkem’in annesi ise durumu tamamen farklı bir açıdan ele alıyordu. Her şeyin bir çözümü olsa da, onun için öncelikli olan, duygusal destekti. Görkem’in yazdığı sayılar ters olsa da, annesi ona "Olmazsa bir şekilde hallederiz," diyordu. Görkem, günün sonunda yorgun bir şekilde annesine döndüğünde, annesi hep "Ne kadar gayret ettiğini biliyorum, ama bu senin hatan değil" diyerek onu teselli ediyordu. O, çözüm ararken her zaman çözümün daha çok “nasıl hissediyorsun” kısmını ön planda tutuyordu.
Bir gün annesi, Görkem’e çok basit bir oyun önerdi: "Düşün, sayılar seninle arkadaş olsaydı, nasıl davranırlardı?" Bu oyun, aslında bir dönüm noktasıydı. Görkem, sayıları birer karakter olarak hayal etmeye başladı. 6’yı bir dev gibi, 9'u ise küçücük bir yaratık gibi düşündü. 3 ve 5 arasında her zaman dostane bir anlaşmazlık vardı, çünkü 3 hep 5’in sırasını bozmak istiyordu. Bu şekilde, sayılarla daha dostane bir bağ kurdu ve bir nebze de olsa sayılara karşı olan korkusunu aştı.
Annesinin yaklaşımı, Görkem’in duygusal dengeyi kurmasına ve sayıları daha rahat kabul etmesine yardımcı oldu. Her şeyin “düz” olmasına gerek olmadığını fark etti, ama hayatındaki bazı sayılar gerçekten de ters olabilirdi, çünkü bazen zorluklar bir yolculuktur, varılacak nokta değil.
Bir Sayının Hikayesi ve Toplumsal Anlamı
Görkem’in hikayesi, sadece bir çocuğun disleksiyle mücadele hikayesi değil, aynı zamanda sayılara, dilimize ve topluma dair çok derin bir anlam taşıyor. Sayılar, matematiksel simgeler olarak hayatta büyük bir öneme sahip olsa da, onları yanlış okumak veya ters yazmak, aslında bir şekilde duygusal bir bariyerin de ifadesi olabilir.
Tarihte, disleksi gibi dilsel zorluklar birçok kez yanlış anlaşılmış ve insanlar, bu "ters yazma" durumunu sadece bir beceriksizlik olarak görmüşlerdir. Ancak zaman içinde, disleksi ve benzeri zorlukların yalnızca öğrenme süreçlerinde bir sapma değil, beyindeki farklı bir işleyiş biçimi olduğu anlaşılmıştır.
Görkem’in babası ve annesi arasındaki fark, aslında birçok farklı yaklaşımın nasıl bir arada var olabileceğini gösteriyor. Çözüm odaklı düşünme ile empatik yaklaşım arasında denge kurmak, bazen başarılı olmak için gerekli tek şey olabilir.
Görkem ve onun gibi insanlar, bu sayılarla dans ederken aslında farklı düşünme biçimlerinin, birbirini tamamladığını gösteriyorlar. Her biri, bazen doğru sayıları yazamayabilir, ama belki de doğru yolu bulmak için sayıları biraz daha ters yazmak gerekir.
Bir zamanlar, çok sevdiğim bir arkadaşım, okula gitmeden önce her sabah sayılarla boğuşuyordu. Beni her zaman güldürse de, içimde bir soru vardı: Neden? Hangi sayı, kimseye zarar vermezken ona bu kadar zor geliyordu? Bu, aslında sadece bir sabah alışkanlığı değil, onun için bir sorundu. O sabah sabahı, işte hikayemiz burada başlıyor.
Görkem'in Sayılarla Dansı
Görkem, çok neşeli bir çocuktu. Ancak okuma yazma konusunda bir sorun yaşıyordu. "Bunu yapabileceğine emin misin?" dedikleri zaman başını eğip, cevap vermekte zorlanıyordu. Sadece yazdığı harfler ya da sayılar düz gitmiyordu. Cümlelerin içindeki bazı harfler ona hep ters görünüyordu.
"Tamam, bu benim için zor, ama çok büyük bir sorun değil," diyordu her seferinde, ama yüzündeki ifadeden zorlandığını görüyordum. Bir gün, bir dersin sonunda yazmayı öğrenmek isteyen arkadaşlarıyla yaptığı küçük sohbet sırasında, Gerçekten neyin zor olduğunu anlamaya başladım: Disleksi.
Disleksi, okumada ve yazmada genellikle harflerin ya da sayıların karışması durumudur. Birçok insan, örneğin 9'u 6'ya, 3'ü 8'e, ya da 5'i ters bir şekilde yazar. Ama disleksi, sadece bu sayıları ters yazmakla bitmez; yazılı dilin karmaşıklığı ve beynin nasıl bilgiyi işlediği ile alakalı çok daha derin bir meseleye işaret eder.
Bazen, başkaları için kolay olan şeyler, bir başkası için korkunç bir engel olabilir. Görkem'in dünyasında, sayılar birer işaret değil, birer tuhaf labirent gibiydi. Bir gün 9 yazarken, ertesi gün onu 6 olarak görüyordu. Ama, o kendini hep şunu derken buluyordu: "Biraz zaman alacak, ama bunu aşarım."
Erkeklerin Çözüm Odaklı Yaklaşımı: Görkem’in Baba’sı
Görkem’in babası, her şeyin çözümü olduğunu düşünen bir adamdı. Çocuklarının karşılaştığı zorlukları stratejik bir şekilde çözmeye çalışmak onun alışkanlıkları arasında yer alıyordu. O, hep "Bu bir sorundur, o zaman bunu çözeceğiz" derdi. Görkem’in disleksi meselesiyle ilgili önerdiği çözüm, ona çok "mantıklı" geliyordu: "Hadi, her gün sayıları doğru yazmak için daha fazla zaman harca, bu şekilde iyileşebilirsin."
Görkem’in babası, sayıların doğru yazılması için çeşitli uygulamalar kullanmasını önerdi. Her sabah 20 dakika boyunca sayılarla yapılan egzersizler yaptı. Ama bu çözüm, bir noktada tıkandı. Görkem’in sıkılmaya başladığını fark ettiklerinde, babası "Hadi biraz daha hızlanalım, çözüm basit!" diyordu. Ancak Görkem’in dünyasında, çözüm o kadar da basit değildi.
Bir gün, Görkem’in babası bir şey fark etti. "Belki de sorun sadece sayıları yazmak değil," dedi, "belki de onun bir tür dil şekli var, biz görmüyoruz." O an, çözüm odaklı düşünmek kadar, problemin köklerine inmeyi de unuttuğunu fark etti.
Kadınların Empatik Yaklaşımı: Görkem’in Annesi
Görkem’in annesi ise durumu tamamen farklı bir açıdan ele alıyordu. Her şeyin bir çözümü olsa da, onun için öncelikli olan, duygusal destekti. Görkem’in yazdığı sayılar ters olsa da, annesi ona "Olmazsa bir şekilde hallederiz," diyordu. Görkem, günün sonunda yorgun bir şekilde annesine döndüğünde, annesi hep "Ne kadar gayret ettiğini biliyorum, ama bu senin hatan değil" diyerek onu teselli ediyordu. O, çözüm ararken her zaman çözümün daha çok “nasıl hissediyorsun” kısmını ön planda tutuyordu.
Bir gün annesi, Görkem’e çok basit bir oyun önerdi: "Düşün, sayılar seninle arkadaş olsaydı, nasıl davranırlardı?" Bu oyun, aslında bir dönüm noktasıydı. Görkem, sayıları birer karakter olarak hayal etmeye başladı. 6’yı bir dev gibi, 9'u ise küçücük bir yaratık gibi düşündü. 3 ve 5 arasında her zaman dostane bir anlaşmazlık vardı, çünkü 3 hep 5’in sırasını bozmak istiyordu. Bu şekilde, sayılarla daha dostane bir bağ kurdu ve bir nebze de olsa sayılara karşı olan korkusunu aştı.
Annesinin yaklaşımı, Görkem’in duygusal dengeyi kurmasına ve sayıları daha rahat kabul etmesine yardımcı oldu. Her şeyin “düz” olmasına gerek olmadığını fark etti, ama hayatındaki bazı sayılar gerçekten de ters olabilirdi, çünkü bazen zorluklar bir yolculuktur, varılacak nokta değil.
Bir Sayının Hikayesi ve Toplumsal Anlamı
Görkem’in hikayesi, sadece bir çocuğun disleksiyle mücadele hikayesi değil, aynı zamanda sayılara, dilimize ve topluma dair çok derin bir anlam taşıyor. Sayılar, matematiksel simgeler olarak hayatta büyük bir öneme sahip olsa da, onları yanlış okumak veya ters yazmak, aslında bir şekilde duygusal bir bariyerin de ifadesi olabilir.
Tarihte, disleksi gibi dilsel zorluklar birçok kez yanlış anlaşılmış ve insanlar, bu "ters yazma" durumunu sadece bir beceriksizlik olarak görmüşlerdir. Ancak zaman içinde, disleksi ve benzeri zorlukların yalnızca öğrenme süreçlerinde bir sapma değil, beyindeki farklı bir işleyiş biçimi olduğu anlaşılmıştır.
Görkem’in babası ve annesi arasındaki fark, aslında birçok farklı yaklaşımın nasıl bir arada var olabileceğini gösteriyor. Çözüm odaklı düşünme ile empatik yaklaşım arasında denge kurmak, bazen başarılı olmak için gerekli tek şey olabilir.
Görkem ve onun gibi insanlar, bu sayılarla dans ederken aslında farklı düşünme biçimlerinin, birbirini tamamladığını gösteriyorlar. Her biri, bazen doğru sayıları yazamayabilir, ama belki de doğru yolu bulmak için sayıları biraz daha ters yazmak gerekir.