Engellenen biri aradığında bildirim gelir mi ?

Ilayda

Yeni Üye
Engellenen Biri Aradığında Bildirim Gelir mi? Netlikten Kaçan Platformlara Eleştirel Bir Bakış

Selam forum ailesi,

Bu soruda “tek cümlelik” bir yanıt bekleyenler olabilir ama kusura bakmayın: burada mesele yalnızca bir ayar kutucuğu değil, dijital etik, güvenlik ve platform politikalarının toplamı. Benim iddiam şu: Engelleme özelliği kullanıcıyı korumak için var ve bu koruma, *çağrı sahibine* ipucu vermeden işlemediği sürece anlamlı. Yani ideal dünyada, engellenen kişi aradığında **size** bildirim gelmemeli, **ona** da “engellendin” gibi bir sinyal gitmemeli. Ancak gerçek dünyada işler gri; farklı uygulamalar, operatörler ve cihaz seviyeleri arasında davranışlar tutarsız. Tam da bu nedenle bu başlığı hararetle tartışalım istiyorum.

---

Teknik Çerçeve: Bildirim ≠ Zil Sesi ≠ Kayıt

Önce kavramları ayıralım. “Bildirim geliyor mu?” sorusu genellikle üç noktada bulanıklaşıyor:

1. **Zil Sesi/Pop-up:** Ekrana anlık uyarı düşmesi, telefonun çalması.

2. **Kayıt/Geçmiş:** Sessiz de olsa “Cevapsız arama” veya “Arama kaydı” oluşması.

3. **Dolaylı İzler:** Sesli mesaj kutusu, spam klasörü benzeri dolaylı işaretler.

Engelleme;

* **Cihaz düzeyinde** (telefonun kendi engelleme listesi),

* **Uygulama düzeyinde** (mesajlaşma/arama uygulamalarının içindeki blok),

* **Operatör düzeyinde** (hat üzerinden engelleme veya yönlendirme)

farklı davranabilir. Kimi senaryoda hiçbir şey görünmez; kimi senaryoda cihaz çalmaz ama “kayıtlara” sessiz bir iz düşebilir; kimi senaryoda ise arama otomatik olarak sesli mesaja yönlenir. Bu belirsizlik, kullanıcı güvenliği ve beklentileriyle çelişiyor.

---

Sistemin Zayıf Halkaları: “Kısmi Belirsizlik” Politikası

En büyük sorun, platformların çoğunun bilinçli olarak “yarı saydam” bir politika gütmesi: Engellenen kişinin niyetini deşifre edecek belirgin bir sinyal vermeden, engelleyen kişiyi de tamamen habersiz bırakmadan yollarına devam ediyorlar. Neden problem?

* **Emniyet Açığı:** Şiddet/ısrarlı takip riski olan durumlarda, en ufak bir “cevapsız arama izi” bile “Numaram hâlâ ulaşıyor mu?” diye test yapan kişiye cesaret verir.

* **Kullanıcı Yükü:** “Bildirim gelmedi ama kayıt var mı?” diye ayarlara gömülen kullanıcı, platform tasarımındaki muğlaklığın bedelini öder.

* **Tutarsız Deneyim:** Aynı kişi, farklı uygulamalarda bambaşka sonuçlar görür; kullanıcı deneyimi öngörülemezleşir.

Kısacası, engellemenin amacı “temassız güvenlik” ise, bildirim/kayıt meselesinde **sıfır sızıntı** politikası makuldür. Oysa bugün çoğu ekosistem bu standarttan uzak.

---

Stratejik/Problem Çözme Odaklı Bakış (Erkek Kullanıcıların Sık Tercih Ettiği Yol)

Forumda sık gördüğüm bir çizgi var: “Ölç, test et, kanıtla.” Bu yaklaşım, pratikte şöyle ilerliyor:

* **Ayrıştırma:** Engellemeyi cihazda mı, uygulamada mı, operatörde mi yaptın? Her katmanda davranış farklı.

* **Kontrollü Deney:** Güvendiğin bir arkadaşın numarasını engelle, farklı kanallardan test ettir (normal arama, VoIP araması, uygulama içi arama).

* **Kayıt Analizi:** Çağrı geçmişi, sessiz gelen bildirimler, spam klasörü; her yeri kontrol et.

* **Kural Türetme:** “X senaryosunda hiç iz yok; Y’de iz var ama zil yok; Z’de sesli mesaja gidiyor” gibi tablo çıkar.

Bu yaklaşımın gücü, spekülasyonu azaltıp tekrar edilebilir sonuçlar üretmesinde. Zayıf yanı ise insan unsurlarını ıskalayabilmesi: Engellenen kişi bir tacizciyse, test ederken bile risk yönetimi ve mahremiyet ilk sırada olmalı.

---

Empatik/İnsan Odaklı Bakış (Kadın Kullanıcıların Sık Vurguladığı Hat)

Bu çizgi, engellemenin çoğu zaman bir **sınır koyma** ve **güvenlik** hamlesi olduğunu hatırlatıyor. Bildirim meselesi sadece teknik değil; psikolojik etkileri var:

* **Güç Dengesi:** Engellenen kişinin “ulaştım mı?” diye sinyal araması, taciz döngüsünü besleyebilir. Sıfır belirti, mağdura nefes alanı açar.

* **Duygusal Yük:** “Kayıt düştü mü?” kaygısı, her engellemede kullanıcıyı yeniden tetikler.

* **Toplumsal Boyut:** “Engelledim ama arıyor mu?” sorusu, özellikle şiddet öyküsü olan ilişkilerde hayati. Politikalar, en kırılgan kullanıcıyı temel alacak şekilde tasarlanmalı.

Bu yaklaşım, güvenliği tasarımın merkezine koyduğu için değerli. Eksik kalabileceği yer, teknik nüansların gözden kaçması; bu yüzden iki bakışın birlikte çalışması şart.

---

Tartışmalı Noktalar: Şeffaflık mı, Güvenlik mi?

* **Engellenene Bilgi Verilsin mi?** Bazıları “Açıkça engellendiğini bilsin, denemeye devam etmesin” der. Karşı argüman: Bu bilgi, öfke ve misillemeyi tetikleyebilir.

* **Engelleyene Tam Sessizlik mi?** Bazı ekosistemler “tam sessizlik” yerine “sessiz kayıt” bırakıyor. Niye? Hata ayıklama/kayıt tutma gerekçesi ileri sürülüyor. Peki bu, güvenlikten önemli mi?

* **Operatör/Yazılım Uyum Sorunu:** Hat düzeyindeki yönlendirme, uygulama politikasını delip iz bırakabiliyor. Bu uyumsuzluk kimin sorumluluğu?

Benim çizgim net: Varsayılan **tam sessizlik** olmalı. Gerekliyse, “gelişmiş” menülere gömülü, açıkça uyarılmış bir seçenekle kayıt tutulabilir; ama güvenlik ilkesi asla geri plana atılmamalı.

---

Güvenli Test Rehberi: Kanıt Ararken Kendini Riske Atma

* **Etik Onay:** Testi yalnızca gönüllü bir arkadaşla yap. Gerçek risk içeren kişileri asla “denemek” için tetikleme.

* **Katmanlı Deneme:** Cihaz engeli → uygulama engeli → operatör engeli sırasıyla dene, her adımda kayıt/bildirim/voicemail izlerini kontrol et.

* **Gizlilik Hijyeni:** Test boyunca konumu, ikinci hat bilgilerini ve kişisel verileri paylaşma; ekran görüntülerini anonimleştir.

* **Sonuçları Yaz:** Hangi senaryoda ne oldu? Tarih/saat ve kanal bazlı listele ki başkaları karşılaştırsın.

---

Politika Önerisi: “Sıfır Sızıntı” Standart Olsun

1. **Varsayılan Tam Sessizlik:** Zil yok, pop-up yok, kayıt yok.

2. **Gizli Seçenekler:** “Gelişmiş” altında, açık uyarıyla “sessiz kayıt”ı kullanıcı *bilerek* açsın.

3. **Tutarlılık:** Cihaz-uygulama-operatör zincirinde aynı davranış. Uyum testleri zorunlu olsun.

4. **Güvenlik Etiketi:** Engelleme sayfasında tehdit modelini anlatan kısa rehber: “Eğer risk altındasın, şu mod en güvenlisi.”

5. **Kanıtlanabilirlik:** Kullanıcıya, engellemenin aktif ve sızıntısız çalıştığına dair yerel, offline bir güven raporu sunulsun.

---

Ateşi Alevlendirecek Sorular

* Engellemenin amacı sizce “karşı tarafa ders vermek” mi, “temassız güvenlik” mi?

* Varsayılanın “tam sessizlik” olmadığı her senaryo, mağduru riske atıyor mu?

* Operatör düzeyinde sesli mesaja yönlenme, engellenene ipucu vererek şiddeti körükleyebilir mi?

* Kullanıcıya “sessiz kayıt” seçeneği sunmak, adli ihtiyaçlar için gerekli mi yoksa güvenliği zayıflatır mı?

* Uygulamalar neden açıkça “engelleme modları” (tam sessizlik / sessiz kayıt / bildirimli) olarak şeffaflaşmıyor?

* Bir gün “engellenene açık bildirim” etik olur mu, yoksa her durumda tehlikeli mi?

* Siz hangi ekosistemde *gerçek* sıfır sızıntı deneyimi yaşadınız? Yoksa bu da bir şehir efsanesi mi?

* Testlerinizi paylaşmaya hazır mısınız: Hangi katmanda, hangi davranışı gözlediniz?

---

Kapanış: Engelleme, Konfor Değil Güvenlik Özelliğidir

“Bildirim gelir mi?” sorusu basit görünse de arkasında koca bir tasarım felsefesi yatıyor. Eğer engelleme; taciz, ısrarlı takip ve güç dengesizliklerine karşı bir kalkan ise, politikaların odağı **istinasız güvenlik** olmalı. Şeffaf, tutarlı ve sızıntısız bir standart talep etmek kullanıcı kaprisi değil, dijital hakların gereği. Şimdi sözü size bırakıyorum: Gerçek dünyada hangi senaryolarda “sıfır sızıntı” gördünüz, nerelerde duvara tosladınız? Paylaşın ki bu sis perdesini birlikte kaldıralım.