mudhaber
Aktif Üye
İhracatta süratli bir çıkış bulunmasına karşın, tedarik zincirindeki dönüşüm haricinde bir destek noktasının kalmadığına ve rüzgarın aykırıya dönebileceğine dikkat çekiliyor.
Pandemi daha sonrası sürat kazanan global büyüme ve tedarik zincirinde Çin’e alternatif arayışları ile büyük bir sıçrama yapan ihracat, Türkiye için yeni geçen yıl iktisat ve büyüme modelinin de temel ayaklarından birini oluşturdu. Geçen yıl 225.3 milyar dolara ulaşan ihracat için 2022 gayesi 250 milyar dolar olarak temalırken, Rusya Ukrayna savaşı, geriye çekilen global büyüme iddiaları ve Türkiye’de her geçen gün ay yeni bir rekora imza atan enflasyon ile birlikte ihracatta da rüzgarın bilakis dönebileceğine işaret ediliyor.
YAPISAL DÖNÜŞÜM
Koç Üniversitesi TÜSİAD Ekonomik Araştırma Forumu tarafınca yayınlanan Sumru Öz imzalı araştırmada, bu noktada tedarik zincirinde yaşanan dönüşümün de bu alanda uzun vadeli ve istikrarlı bir büyüme sürecini sürüklemeye kâfi olmayacağına işaret edildi.
Araştırmada, “Verimlilik artışının durduğu, savaş niçiniyle tüm dünyada ekonomik büyüme beklentilerinin bozulduğu, ötürüsıyla dış talebin en yeterli olasılıkla durağan seyredeceği önümüzdeki devirde tedarik zincirlerinde Türkiye lehine gerçekleşmekte üzere görünen dönüşümün ihracat artışının sürdürülebilmesi için kâfi olmayacağı söylenebilir” tespitlerine yer verilirken, ihracata tek katkı verecek tek ögenin tedarik zincirindeki yapısal dönüşüm olabileceği vurgulandı.
Talep kaynaklı bir artış yaşanmaz
Ukrayna savaşının global büyümeyi daha da düşüreceğine işaret edilen TÜSİAD araştırmasında, gelecek periyot için talep kaynaklı bir artış yaşanmayacağına dikkat çekildi.
Raporda, “Arz tarafına baktığımızda, 2003-2007 periyodunda yüzde 5’in üzerinde olan yıllık emek verimliliği artışı, 2008 global krizi daha sonrasında yüzde 2 civarında seyrediyor. Toplam faktör verimliliğindeki yıllık ortalama artış da 2003-2013 içinde yüzde 1.2 olarak hesaplanırken 2014-2018 devrinde sıfıra inmiş durumda. Bu farklı verimlilik göstergeleri, 2001 krizi daha sonrasında TL’deki değerlenmeye karşın 11 yıl boyunca yılda ortalama yüzde 15.5 olarak gerçekleşen kuvvetli ihracat artışının önümüzdeki senelerda yenidenlanmasının mümkün olmadığını gösteriyor” tespitleri yapıldı.
Pandemi daha sonrası sürat kazanan global büyüme ve tedarik zincirinde Çin’e alternatif arayışları ile büyük bir sıçrama yapan ihracat, Türkiye için yeni geçen yıl iktisat ve büyüme modelinin de temel ayaklarından birini oluşturdu. Geçen yıl 225.3 milyar dolara ulaşan ihracat için 2022 gayesi 250 milyar dolar olarak temalırken, Rusya Ukrayna savaşı, geriye çekilen global büyüme iddiaları ve Türkiye’de her geçen gün ay yeni bir rekora imza atan enflasyon ile birlikte ihracatta da rüzgarın bilakis dönebileceğine işaret ediliyor.
YAPISAL DÖNÜŞÜM
Koç Üniversitesi TÜSİAD Ekonomik Araştırma Forumu tarafınca yayınlanan Sumru Öz imzalı araştırmada, bu noktada tedarik zincirinde yaşanan dönüşümün de bu alanda uzun vadeli ve istikrarlı bir büyüme sürecini sürüklemeye kâfi olmayacağına işaret edildi.
Araştırmada, “Verimlilik artışının durduğu, savaş niçiniyle tüm dünyada ekonomik büyüme beklentilerinin bozulduğu, ötürüsıyla dış talebin en yeterli olasılıkla durağan seyredeceği önümüzdeki devirde tedarik zincirlerinde Türkiye lehine gerçekleşmekte üzere görünen dönüşümün ihracat artışının sürdürülebilmesi için kâfi olmayacağı söylenebilir” tespitlerine yer verilirken, ihracata tek katkı verecek tek ögenin tedarik zincirindeki yapısal dönüşüm olabileceği vurgulandı.
Talep kaynaklı bir artış yaşanmaz
Ukrayna savaşının global büyümeyi daha da düşüreceğine işaret edilen TÜSİAD araştırmasında, gelecek periyot için talep kaynaklı bir artış yaşanmayacağına dikkat çekildi.
Raporda, “Arz tarafına baktığımızda, 2003-2007 periyodunda yüzde 5’in üzerinde olan yıllık emek verimliliği artışı, 2008 global krizi daha sonrasında yüzde 2 civarında seyrediyor. Toplam faktör verimliliğindeki yıllık ortalama artış da 2003-2013 içinde yüzde 1.2 olarak hesaplanırken 2014-2018 devrinde sıfıra inmiş durumda. Bu farklı verimlilik göstergeleri, 2001 krizi daha sonrasında TL’deki değerlenmeye karşın 11 yıl boyunca yılda ortalama yüzde 15.5 olarak gerçekleşen kuvvetli ihracat artışının önümüzdeki senelerda yenidenlanmasının mümkün olmadığını gösteriyor” tespitleri yapıldı.