celikci
Yeni Üye
Yüz yüze eğitim iki ayını doldurmak üzere. Yalnızca son haftada 500’den çok sınıf karantinaya alındı. Sınıfları kapatılan öğrenciler, konutta gerekli teknolojik takviye bulunmaması halinde 10 gün boyunca eğitimden kopuyor.
Eğitim İş Genel Lideri Kadem Özbay, yüz yüze eğitimde yaşanan sıkıntıları kıymetlendirdi:
KAPANAN SINIFLAR: Pandemi ülkeye birinci sıçradığında hükümet nasıl gerekli çabayı vermek yerine sayılarla oynadıysa artık Ulusal Eğitim Bakanlığı da kendi alanında bunu yapıyor.
Ulusal Eğitim Bakanı Mahmut Özer, toplam 2 bin 225 sınıfın kapandığını söylemiş oldu. Bakanlığın verdiği sınıf ortalaması olan 25 sayısını baz alırsak bu 55 bin 625 öğrencinin eğitiminin aksadığı manasına gelir. Bu sayıyla bizim alandan, üyelerimizden aldığımız bilgiler içinde uçurum var. Biz 6 bine yakın sınıfın kapandığını söyleyebiliriz. Daha geçen hafta 500’den çok sınıfın kapandığı bilgisine sahibiz.
Bilhassa imtihan sınıflarındaki öğrencilerimiz için bu belirsizlik, sınıfın her an kapanıp geri kalabileceği ihtimali büyük bir gerilim kaynağı oluşturmuş durumda. Öğrencilerimizin aslına bakarsanız 2 yıla yakın bir öğrenme kaybı var. Açılan destekleme yetiştirme kurslarında bile yalnızca Türkçe, Matematik üzere ana derslerin olduğunu görüyoruz. Yani bu kurslar da imtihan eksenli bir mantığa sahip ve çocukların geri kaldığı başka alanları es geçiyor.
Ayrıyeten kapanan sınıflarla ilgili yaşanan bir gereç dayanağı sorunu var. Hâlâ öğrencilere de öğretmenlere de tablet/bilgisayar ve internet MEB tarafınca temin edilmiş değil. Kapanan sınıflardaki çocukların ailesi fakirse 10 gün karantina müddeti eğitimden kesin bir kopuş haline geliyor.
KALABALIK VE HİJYEN: Sınıflar seyreltilmemiş, yeni derslikler inşa edilmemiştir. Bakanlığın bu bahisteki en büyük illüzyonu tüm okulların fiziki koşulları birebirmiş üzere açıklamalar yapmasıdır. Bu hususta bir standart da standart getirme niyeti de yoktur. Örneğin MEB istatistiklerine göre Gümüşhane’de birinci ve ortaokulda derslik başına 13 kişi düşerken Gaziantep’te bu sayı 35. Anadolu imam hatip liselerinde derslik başına düşen öğrenci ortalaması 15 iken genel liselerde 32’dir. 2021 yılında Türkiye’de hâlâ 40-50 kişilik sınıflar vardır.
Bakanlığın bu iki ayda verdiği en makûs imtihan hijyen alanındadır. Devlet okullarında sabun, tuvalet kâğıdı, dezenfektan üzere ana muhtaçlık materyallerinin maddi yükü bile velilerin ve öğretmenlerin sırtına yüklenmiştir. Bu kendi haline bırakılmışlık hali, bilhassa fakir mahallelerdeki devlet okullarında kendisini büyük bir tehlike olarak göstermektedir. Tuvaletler yetersiz ve pis, sınıflar kir ortasındadır.
SEMPTOM TAKİBİNİN ZORLAŞMASI VE BİLİNÇSİZLİK: İki ayda, bilhassa kapanan sınıflar üzerinden rahatça söyleyebiliriz ki velilerin hakikat bilgilendirilmemiş olması da yüz yüze eğitime önemli darbe vurmaktadır. Kapanan sınıfların birçoğunda öğrencinin Covid-19 semptomları gösterdiği biçimde velisi tarafınca okula gönderildiği anlaşılmaktadır. Son birkaç haftada eğitimdeki korona takibinin yalnızca semptom üzerinden gidiyor olmasının zahmetlerini yaşıyoruz; zira bu sene yaygın olan grip ile koronanın semptomları teğe bir benzerlik gösteriyor. Havaların uygunca soğuyup gribin daha da yaygınlaşacağı önümüzdeki aylarda, bu benzerlik bize büyük bir sorun olarak dönecek görünüyor ve bakanlığın bu hususta deklare ettiğı bir plan da yok.
Okumaya devam et...
Eğitim İş Genel Lideri Kadem Özbay, yüz yüze eğitimde yaşanan sıkıntıları kıymetlendirdi:
KAPANAN SINIFLAR: Pandemi ülkeye birinci sıçradığında hükümet nasıl gerekli çabayı vermek yerine sayılarla oynadıysa artık Ulusal Eğitim Bakanlığı da kendi alanında bunu yapıyor.
Ulusal Eğitim Bakanı Mahmut Özer, toplam 2 bin 225 sınıfın kapandığını söylemiş oldu. Bakanlığın verdiği sınıf ortalaması olan 25 sayısını baz alırsak bu 55 bin 625 öğrencinin eğitiminin aksadığı manasına gelir. Bu sayıyla bizim alandan, üyelerimizden aldığımız bilgiler içinde uçurum var. Biz 6 bine yakın sınıfın kapandığını söyleyebiliriz. Daha geçen hafta 500’den çok sınıfın kapandığı bilgisine sahibiz.
Bilhassa imtihan sınıflarındaki öğrencilerimiz için bu belirsizlik, sınıfın her an kapanıp geri kalabileceği ihtimali büyük bir gerilim kaynağı oluşturmuş durumda. Öğrencilerimizin aslına bakarsanız 2 yıla yakın bir öğrenme kaybı var. Açılan destekleme yetiştirme kurslarında bile yalnızca Türkçe, Matematik üzere ana derslerin olduğunu görüyoruz. Yani bu kurslar da imtihan eksenli bir mantığa sahip ve çocukların geri kaldığı başka alanları es geçiyor.
Ayrıyeten kapanan sınıflarla ilgili yaşanan bir gereç dayanağı sorunu var. Hâlâ öğrencilere de öğretmenlere de tablet/bilgisayar ve internet MEB tarafınca temin edilmiş değil. Kapanan sınıflardaki çocukların ailesi fakirse 10 gün karantina müddeti eğitimden kesin bir kopuş haline geliyor.
KALABALIK VE HİJYEN: Sınıflar seyreltilmemiş, yeni derslikler inşa edilmemiştir. Bakanlığın bu bahisteki en büyük illüzyonu tüm okulların fiziki koşulları birebirmiş üzere açıklamalar yapmasıdır. Bu hususta bir standart da standart getirme niyeti de yoktur. Örneğin MEB istatistiklerine göre Gümüşhane’de birinci ve ortaokulda derslik başına 13 kişi düşerken Gaziantep’te bu sayı 35. Anadolu imam hatip liselerinde derslik başına düşen öğrenci ortalaması 15 iken genel liselerde 32’dir. 2021 yılında Türkiye’de hâlâ 40-50 kişilik sınıflar vardır.
Bakanlığın bu iki ayda verdiği en makûs imtihan hijyen alanındadır. Devlet okullarında sabun, tuvalet kâğıdı, dezenfektan üzere ana muhtaçlık materyallerinin maddi yükü bile velilerin ve öğretmenlerin sırtına yüklenmiştir. Bu kendi haline bırakılmışlık hali, bilhassa fakir mahallelerdeki devlet okullarında kendisini büyük bir tehlike olarak göstermektedir. Tuvaletler yetersiz ve pis, sınıflar kir ortasındadır.
SEMPTOM TAKİBİNİN ZORLAŞMASI VE BİLİNÇSİZLİK: İki ayda, bilhassa kapanan sınıflar üzerinden rahatça söyleyebiliriz ki velilerin hakikat bilgilendirilmemiş olması da yüz yüze eğitime önemli darbe vurmaktadır. Kapanan sınıfların birçoğunda öğrencinin Covid-19 semptomları gösterdiği biçimde velisi tarafınca okula gönderildiği anlaşılmaktadır. Son birkaç haftada eğitimdeki korona takibinin yalnızca semptom üzerinden gidiyor olmasının zahmetlerini yaşıyoruz; zira bu sene yaygın olan grip ile koronanın semptomları teğe bir benzerlik gösteriyor. Havaların uygunca soğuyup gribin daha da yaygınlaşacağı önümüzdeki aylarda, bu benzerlik bize büyük bir sorun olarak dönecek görünüyor ve bakanlığın bu hususta deklare ettiğı bir plan da yok.
Okumaya devam et...