mudhaber
Aktif Üye
Gelecek Partisi (GP) Genel Lideri Ahmet Davutoğlu, AKP’nin bir devir askeri vesayete karşı ilkesel bir çaba verdiğini hatırlatarak şu anda AK Parti üzerinde “Devlet Bahçeli vesayeti” olduğunu öne sürdü. Davutoğlu, şu biçimde dedi:
AKP’NİN İÇ İŞLERİNE KARIŞIYOR
“Türk siyasetinde bir genel liderin öbür bir parti üzerinde bu biçimde bir vesayet uyguladığı ikinci bir devir yoktur. Koalisyon periyotlarında bile koalisyon önderleri öbür ortağının iç işlerine karışmazdı. Artık AK Parti de kimin bakanlığı koruyacağı, kimin bakanlıktan alınacağı, kimin küme lider vekili olacağı, olamayacağı Sayın Bahçeli’nin müsaadesine tabi. Ben, AK Partinin ikinci genel lideri olarak bunlardan AK Parti ismine ıstırap, hicap duyuyorum.”
AK Parti Küme başkanvekili Becerikli Ünal’ın harf ihtilali ile ilgili açıklamalarına kendisinin katılmadığını, fakat onun fikri ve kanaati olduğunu kaydeden Davutoğlu, “Sedat Peker, Süleyman Soylu hakkında ithamlarda bulunduğunda kendi İçişleri Bakanının kamuoyu önünde neredeyse yıpratılmasına müsaade verdi. Ne vakit Bahçeli, Soylu’ya sahip çıktı o da sahip çıktı. Artık ise zıddı. Bahçeli, Becerikli Ünal’ı istemeyince, Cumhurbaşkanı onu harcadı” tezinde bulundu.
Erdoğan’ın evvelce arkadaşlarına, grubuna sahip çıktığını kendi periyodunda yaşananlardan örneklerle anlatan Davutoğlu, açıklamasını şöyleki sürdürdü:
ERDOĞAN SAHİP ÇIKMIYOR
“Şimdi, daha kuvvetli görünmesine karşın takımını bile koruyamayan bir cumhurbaşkanı var. Takımına, MHP ayar veriyor. AK Parti kitleleri Erdoğan a oy vermişse, Bahçeli’nin bu vesayetini nasıl içlerine sindiriyorlar? Bugün her AK Partili konuşurken ‘Acaba, Erdoğan bu hususta ne düşünür’ diye düşünmedilk evvel ‘Acaba Bahçeli ne düşünür’ diye düşünüp, onu rahatsız etmeyecek bir cümle kurmak zorunda kendini hissediyor. Bu bir siyasi parti için zillettir.”
Seçimi kaybetme ihtimali karşısında iktidarın sandığa gitmeme üzere bir niyetinin olduğuna ait söylentilerle ilgili soruyu ise Ahmet Davutoğlu şu biçimde yanıtlandırdı: “hiç bir babayiğidin bu biçimde bir gücü yoktur. Türkiye’ de seçim vaktinde yapılır. ‘Seçimin yapılmaması’ diye bir senaryo olmaz. Gündeme getirenler demokrasiye, ulusal iradeye savaş açmışlar demektir. Bu savaş ilanına biz hak ettiği karşılığı veririz.”
AKP’NİN İÇ İŞLERİNE KARIŞIYOR
“Türk siyasetinde bir genel liderin öbür bir parti üzerinde bu biçimde bir vesayet uyguladığı ikinci bir devir yoktur. Koalisyon periyotlarında bile koalisyon önderleri öbür ortağının iç işlerine karışmazdı. Artık AK Parti de kimin bakanlığı koruyacağı, kimin bakanlıktan alınacağı, kimin küme lider vekili olacağı, olamayacağı Sayın Bahçeli’nin müsaadesine tabi. Ben, AK Partinin ikinci genel lideri olarak bunlardan AK Parti ismine ıstırap, hicap duyuyorum.”
AK Parti Küme başkanvekili Becerikli Ünal’ın harf ihtilali ile ilgili açıklamalarına kendisinin katılmadığını, fakat onun fikri ve kanaati olduğunu kaydeden Davutoğlu, “Sedat Peker, Süleyman Soylu hakkında ithamlarda bulunduğunda kendi İçişleri Bakanının kamuoyu önünde neredeyse yıpratılmasına müsaade verdi. Ne vakit Bahçeli, Soylu’ya sahip çıktı o da sahip çıktı. Artık ise zıddı. Bahçeli, Becerikli Ünal’ı istemeyince, Cumhurbaşkanı onu harcadı” tezinde bulundu.
Erdoğan’ın evvelce arkadaşlarına, grubuna sahip çıktığını kendi periyodunda yaşananlardan örneklerle anlatan Davutoğlu, açıklamasını şöyleki sürdürdü:
ERDOĞAN SAHİP ÇIKMIYOR
“Şimdi, daha kuvvetli görünmesine karşın takımını bile koruyamayan bir cumhurbaşkanı var. Takımına, MHP ayar veriyor. AK Parti kitleleri Erdoğan a oy vermişse, Bahçeli’nin bu vesayetini nasıl içlerine sindiriyorlar? Bugün her AK Partili konuşurken ‘Acaba, Erdoğan bu hususta ne düşünür’ diye düşünmedilk evvel ‘Acaba Bahçeli ne düşünür’ diye düşünüp, onu rahatsız etmeyecek bir cümle kurmak zorunda kendini hissediyor. Bu bir siyasi parti için zillettir.”
Seçimi kaybetme ihtimali karşısında iktidarın sandığa gitmeme üzere bir niyetinin olduğuna ait söylentilerle ilgili soruyu ise Ahmet Davutoğlu şu biçimde yanıtlandırdı: “hiç bir babayiğidin bu biçimde bir gücü yoktur. Türkiye’ de seçim vaktinde yapılır. ‘Seçimin yapılmaması’ diye bir senaryo olmaz. Gündeme getirenler demokrasiye, ulusal iradeye savaş açmışlar demektir. Bu savaş ilanına biz hak ettiği karşılığı veririz.”