Coa açılımı nedir ?

Elif

Yeni Üye
COA: Çözüm, Organize Olma ve Aşkın Derinliği

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlerle hayatın bazen karmaşıklaşan ama aslında hepimizin içinde bir şekilde çözüm bulmaya çalıştığı bir konuya dair hikayemi paylaşmak istiyorum. Hayatın bizlere sunduğu sorunları çözme şeklimiz farklı olabilir, bazılarımız direkt çözüm odaklı yaklaşırken, bazılarımız daha çok empatik bir tavır takınır. Bu farklar, bazen ilişkilerde, bazen iş hayatında karşımıza çıkar ve aslında her iki yaklaşımın da kendine has bir değeri vardır. Ama asıl soru şu: İkisi arasında nasıl bir denge kurabiliriz? Hikayemi paylaşarak buna dair bir perspektif geliştirmek istiyorum.

Bir Gün, Çözüm Arayışı ve Yolların Kesişmesi

Ayşe ve Mert’in yolları bir konferans sayesinde kesişmişti. Mert, bir yazılım mühendisiydi, analitik düşünme becerileriyle tanınan, çözüm odaklı biriydi. Ayşe ise bir insan kaynakları yöneticisi olarak daha çok empatik, insan odaklı bir yaklaşımı benimsemişti. Başlangıçta Ayşe, Mert'in doğrudan çözüm arayışını bazen sert buluyordu; Mert ise Ayşe’nin sürekli insan ilişkilerine dair derin analizler yapmasını, gereksiz zaman kaybı olarak görüyordu. Ancak bir proje için aynı ekibin parçası olduklarında, farklı düşünme biçimlerinin nasıl güçlendirici bir etki yaratabileceğini keşfedeceklerdi.

Ayşe, bir gün ekip içindeki bir sorunun çözülmesi için bir toplantı düzenlemeyi önerdi. Ekip, bu sorunun teknik yönlerini incelemek için Mert’i çağırmıştı. Ayşe’nin asıl niyeti, ekip üyelerinin birbirini anlamasını sağlamak ve duygusal olarak bir bağlantı kurmaktı. Ancak Mert, durumu sadece işin teknik boyutunda çözmeyi düşünüyordu.

İlk Adım: Çözüm Odağını Zorlama ve Empatik Bir Yaklaşım

Toplantıya başlamak için herkes oturduklarında, Ayşe sakin bir şekilde: "Hadi, önce herkes biraz da duygusal olarak kendini ifade etsin, problemi nasıl algılıyorsunuz? Sorunun aslında sadece teknik değil, aynı zamanda ruhsal bir etkisi de olabilir," dedi. Mert bu cümleye biraz şaşkın bakarak, "Ama biz burada bu sorunu çözmek için bulunuyoruz, herkesin duygusal yansıması bizi o kadar ileriye götürmez," dedi.

Ayşe, bir an durdu ve ekibe dönerek şunları söyledi: “Biliyorum, teknik çözümler hayati önem taşıyor, fakat insanlar bu çözümleri benimsemeden önce kendilerini değerli hissetmeli. İletişim ve empati, sonrasında daha verimli bir çözüm süreci oluşturur.” O an, Mert’in gözlerinde bir ışık yandı. Ayşe’nin sözleri, belki de ilk defa, işin duygusal ve insanı yönünü düşündürmüştü ona.

Ayşe, toplantıyı devam ettirerek, herkesin yaşadığı zorlukları dile getirmesini sağladı. Bu sayede, ekip üyeleri arasında bir bağ kuruldu ve sorunlara daha derinlemesine bakma fırsatı buldular. Artık teknik çözüm önerileri sadece “iş” değil, aynı zamanda “insan” odaklı düşünülüyordu.

Çözüm Odaklı Düşünmek ve Güçlü Stratejiler Üretmek

O sırada Mert, genellikle hızla bir çözüm bulmaya odaklanırken, Ayşe’nin önerilerinin etkisini kabul etmek zorunda kaldı. Ancak o, çözüme dair stratejik yaklaşımını da ihmal etmeden, tüm ekip için daha verimli yollar önerdi. Ayşe’nin empatik yaklaşımını, Mert kendi stratejik düşünme tarzıyla harmanladı.

Bir gün, ekip arasında yaşanan yeni bir sorun, Mert’in devreye girmesini sağladı. Teknolojik bir arıza, bütün süreci aksatmıştı. Ayşe, teknik sorunların yaratabileceği gerginliği fark edip, takım üyelerinin motivasyonunu yüksek tutmak için birebir sohbetler yapıyordu. Mert ise sorun çözme adına hızlıca testler yaparak çözümü bulmuştu. Sonunda, her iki yaklaşım da takıma fayda sağladı.

Toplumsal Değişimin Etkisi: COA'nın Yeri ve Önemi

Bu hikaye, iş hayatında olduğu kadar toplumsal anlamda da önem taşıyan bir mesaj veriyor. Erkeklerin çözüm odaklı ve stratejik yaklaşımları genellikle toplumsal olarak daha fazla takdir edilirken, kadınların empatik ve ilişkisel bakış açıları bazen göz ardı edilebiliyor. Oysaki her iki yaklaşım da birbirini tamamlayıcı ve güçlü kılmaktadır.

Ayşe ve Mert’in hikayesinden öğrenilen en büyük ders, farklı bakış açıları arasında denge kurarak her sorunun daha etkili bir şekilde çözülmesidir. Bu, sadece iş hayatında değil, toplumsal ilişkilerde de geçerli bir yaklaşımdır. Çözüm odaklı düşünme ve insan odaklı yaklaşımlar arasında bir denge kurmak, hem kişisel hem de profesyonel ilişkilerde bizi daha güçlü kılar.

Sizce Çözüm Odaklı ve Empatik Yaklaşımlar Arasında Nasıl Bir Denge Kurulabilir?

Hikayede gördüğünüz gibi, farklı yaklaşımlar arasında dengeli bir şekilde hareket etmek, sadece kişisel gelişimimize değil, toplum olarak da gelişmemize yardımcı olabilir. Sizce, bu iki yaklaşımın toplumsal olarak daha dengeli bir şekilde kullanılabilmesi için neler yapılabilir? Fikirlerinizi paylaşır mısınız?